Bir Şaman öğretisi şöyle der :
“ Doğada hiç bir şey kendisi için yaşamaz.
Nehirler kendi suyunu içemez.
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez.
Güneş kendisi için ısıtmaz.
Ay kendisi için parlamaz.
Çiçekler kendileri için kokmaz.
Toprak kendisi için doğurmaz.
Rüzgar kendisi için esmez.
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz.
Doğanın anayasasında ilk madde şudur :
Her şey birbiri için yaşar,
Birbiri için yaşamak doğanın kanunudur."
İnsanoğlu varolduğu günden bu yana her daim bir arayışın içinde olmuştur. Çünkü insan, doğası gereği meraklı bir varlıktır. 6 yaşına kadar her çocuk için merak en temel değerdir. Yaşamı tanıması, anlaması, öğrenmesi ve keşfetmesi için kullanabileceği en değerli yol arkadaşıdır. Merak eder, araştırır, sorar, sorgular, karıştırır, keşfe çıkar, yolculuk yapar ve bunların hepsini bıkıp usanmadan tekrar tekrar belki binlerce kez yapar, ta ki ikna oluncaya kadar...
Peki 6 yaşından sonra ne olur?, seneler geçtikçe bir bakarız arayışların, keşiflerin, yolculukların, maceraların, soruların yerini başka şeyler almış. Kimimiz için arayış, toplumsal sistemin çarkları içine kendini bırakmaya dönüşmüşken; kimimiz için ise tamamiyle rotasını farklı bir yöne çevirmiştir.
İnsanoğlu içine doğduğu yaşamı keşfetme sürecini deneyimledikten ve bu deneyimin tadına vardıktan sonra, bu sefer sıra en büyük keşif alanına, yani kendisine gelmiştir. Yol almayı seçtiği farklı rotalar ile kendini, varoluşunu, yaradılışını ve yaşam amacını sorgular.
Ben Neyim?
Ben Kimim?
Neyi arıyorum?
Nereye gidiyorum?
Ben’den Biz’e giden yolculuğum sırasında bu soruların cevabı bana kalbimin en derinlerinden gelmiştir ;
“ Neyi arıyorsan O’sun sen..." (MEVLANA)
Ben arayışımı, “ Yaşam Yolculuğum " olarak adlandırıyorum ve yaşadığım, deneyimlediğim her şeye büyük bir şükran ile sarılıyorum. Varlığıma, Varlığınıza şükürler olsun...
“ Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme, sen
dağları seyret
Yenik düşüyorsan özlemlerine aldırma
Kalbindeki o uçsuz , bucaksız sevgiyi
hisset...
Işıklar sönmüşse ve karanlıksa ona da
aldırma,
Ay ışığını seyret, sabret!
Sabret ki her şey hissettiğin kadar derin ve
sonsuz olsun..." (MEVLANA)