Bu sabah bir sesle uyandım.
“ Ding Dong, Ding Dong, Dig Dong, Ding Dong... “
“ Hayırdır inşallah " dedim.
“ Bu ses de ne? Rüyamı görüyorum acaba? “
Sonra gözlerimi açtım. Ama ses halen kulağımda, kalbimde, başımda, bedenimin her yerindeydi sanki.
“ Sakin ol Zuhal “ dedim. Bu sesin sana bir mesajı var. “ Dur ve Dinle ; bakalım sana neler söylüyor? “
Gözlerimi kapattım, elimi kalbime koydum ve bir anda gözümün önüne çok büyük bir patlama geldi. sanki atom bombası gibi. O an Beyrut’a gittim, tüm gece her yerde gösterilen patlama anının bir kesiti olduğunun farkına vardım. İrkildim, titredim, korktum. kalp atışım hızlandı. Sonra derinlerden gelen bir ses daha duydum.
“ Ben buradayım. Bana yardım et !!! "
O an kalp atışım yavaşladı, bedenim rahatlamaya başladı ve zihnim bir anlığına sustu. Çok sevdiğim bir şiirin mısraları geçti gözümün önünden.
“ Aklınla kutsa dünyayı,
Kalbinle şifa ver, iyileştir,
Ruhunla kaldır onu,
Ve yaşamınla yükselt.
Başkalarını aşağılara çekerek değil,
Yükselterek güçlü kıl kendini. "
Ve Mercan Dede konuk oldu bugün sizlerle paylaştığım yazımın satırlarına...
“ Köyü tarafından kucaklanmayan çocuk, sıcaklığını hissetmek için o köyü yakar. " (Afrika atasözü)
Kucaklanmayanı bir yana bırak; etnik kökeninden, politik duruşundan, cinsel yöneliminden, dini görüşünden, kılık kıyafetinden, bakışından, saçının renginden, eteğinin boyundan, evli olup olmadığından, ve bunun gibi anlamsız bir yığın başka saçmalıklardan dolayı sürekli dışlanan, iktirilen kaktırılan, yok sayılan insanların sayısı ve onlara uygulanan baskıların her gün arttığı, en zengin %1’in dünya servetinin yarısına sahip olmasını sağlamak pahasına; Dünyadaki canlı türlerinin çok büyük bir kısmı ile birlikte insan türünü dahi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakan, içinde yaşadığımız bu adaletsiz ve sürdürülemez global düzenin değişmesi için tüm gücümüzle üzerimize düşeni yapmak zorundayız.
İnsanlık evriminin bu çok önemli ve zorlu döneminde duyarlı bir birey olarak bugün vereceğimiz kararlar, sadece bizim değil, bizden sonraya gelen tüm kuşakların geleceğini tetikleyecek. Bizler, bildiğimiz anlamdaki yeryüzü ve insanlığın, Ya tüm canlılarla birlikte yok oluşuna seyirci olan son; Ya da evrensel eşitlik, adalet, kardeşlik, barış, hoşgörü ve aydınlanmanın öncülüğünde kurulacak yepyeni bir dünya düzeninin kurulmasına öncelik eden ilk jenerasyon olarak anılacağız.
“ Köyü tarafından kucaklanmayan çocuk, sıcaklığını hissetmek için o köyü yakar. " (Afrika atasözü)
Acaba bu sabah kulağıma gelen, köyü tarafından kucaklanmayan bir çocuğun, sıcaklığı hissetmek için köyünü yaktığını bağıran ve yardım isteyen sesi miydi?
Ne dersiniz?