Son araştırmalara göre günümüzde 7 binin üzerinde dil aktif olarak kullanılıyor. Ve bunların da yüzde 90'ı 100 binden daha az kişi tarafından konuşuluyor. En fazla dil çeşitliliğine sahip olan Asya kıtası'nda en az 2 bin 200 dil olduğu tahmin ediliyor. Avrupa'da konuşulan dil sayısı ise yaklaşık 260.
Bir süredir “ İletişim ve Dil " üzerinde çalışıyor, araştırmalar yapıyorum. İleteşebilmenin altında yatan sihirli ip uçlarını arıyorum. Senelerce Türkçe dersi almış olmamıza rağmen aslında Türk Dili’ne yönelik halen daha bilmediğim bir çok şey olduğunu görüyor ve kullandığımız dilin özelliklerine ne kadar çok hakim olursak, kendimizi o kadar daha iyi ifade edebildiğimizi deneyimliyorum.
Peki, insanın kendini ifade etmesinde bu kadar büyük öneme sahip olan ve üzerinde sayısız araştırma yapılmış olan “ Dil " nedir?, nasıl ifade edilir?
Dil, geçmişi ve geleceği bugüne getiren çok güçlü bir araçtır.
Dil, düşüncelerimizin dışa aktarılış biçimidir.
Dil, insanın dünyaya nasıl egemen olduğunu anlatır.
Dil, anlam olgusunu ortaya koyar.
Dil, düşünme biçimlerini değiştirmek ve esneklik anlayışını ortaya koymada en güçlü metodolojidir.
Anlamlandırma ve Duyarlılık Dil ile var olur.
Dil, deneyim inşa eder. Farklı yaşantılarda farklı yorumlanır.
Sözcükler, zihin sistemimizi çalıştıran yazılım programlarıdır. Sözcüklerle düşünür, algılar, anlam veririz. Beyin sistemimiz, tanıştığı canlı, cansız her somut “ şey " i isimlendirerek dosyalar, onları kartoteksler halinde sınıflar, aradığında kolayca bulacak şekilde kodlar.
Örneğin günün birinde “ Kaşık " ile tanışır. Bu kaşığı görüntüsü ile dosyalar. Sonra “ Kaşık "ı o görüntü ile hatırlar.
“ Limon " tadı ile tanışır; limonu görüntüsü, tadı, kokusu, hissi ile kodlar. Limon’dan söz edildiğinde onun görüntüsü, tadı, kokusu da beraberinde gelir.
“ Ayşe " adında bir kişi ile tanışır; “ Limon " ve “ Kaşık “taki gibi, “ Ayşe " için de kodlama biçimi aynıdır.
“ Ayşe " ile tanışır; bu tanışıklığından çıkardığı anlamı, Ayşe’ye etiket olarak yapıştırır.
Türkiye ile tanışır; bu tanışıklığından çıkardığı anlamı Türkiye’ye bir etiket olarak yapıştırır.
Sözcükler; görüntü yaratan kodlardır.
Sözcükler; anlamlara dönüşen hislerdir.
Sözcükler; hangi anlamı taşıyorsa o kokuyu, o tadı içinde barındırır.
Anlamlar değişebilir. Fakat sözcükler değişmez. Hala “ nötr " olmayı korur. İşte insan da günün birinde “ Limon "a, “ Ayşe "ye verdiği anlamı aşarsa, sınırlarını aşmış olur.
Herkese ve her şeye eşit mesafede olmak. Anlamların tutsağı olmamak.Duyguları anlamlara taşımamak. İnsanlar, olaylar, durumlar karşısında “ nötr " olmayı başarabilmek.
İşte bu, BİLGELİKTİR.
İnsan, sözcüklerin içini duygularla eşleştirir ve sonra da o duyguların etkisi altında kalır.
Görünen, kendince anlamlandırdığı duygulardır.
Görünmeyen, duyguların gelip geçiciliğinin ötesinde mucizevi potansiyeldir.
( Kaynakça: İsmail Barış Özpazarcık, PCC Koç - (aurum era - 21.10.2019)