Gökten 3 Elma Düştü : Fizik, Kuantum ve Felsefe

Gökten 3 Elma Düştü : Fizik, Kuantum ve Felsefe

Fizik deyince aklıma her daim, bir elma ile bir ağaç gelir. Beni alıp ortaokul yıllarıma,  Orta-3’deki  Fen Bilgisi derslerime götürür.

 

Fen Bilgisi öğretmenimiz çok sert bir kadındı. Hepimiz çok korkardık. Ama çok iyi ders anlatırdı. Fen Bilgisi derslerinde çıt çıkmazdı sınıftan. Her hafta laboratuvara gider ve teorik olarak öğrendiğimiz konuların deneylerini yapardık.

 

Yerçekimi kanununu öğrendiğimiz dersi hiç unutmam. Belki de bu nedenle fizik deyince aklıma bir elma ile bir ağaç gelir. Öğretmenimiz o gün derse elinde bir elma ile geldi ve sınıfa girer girmez 3 kişiyi tahtaya kaldırdı. O kişilerden biri de bendim. Birimiz ağaç, birimiz Newton birimiz de elma olduk. Sınıfça muhteşem bir gösteri sergiledik. Yerçekimi kanunun ne olduğunu bu sayede oyun oynayarak öğrendik.  İlk defa korkarak girdiğimiz bir Fen Bilgisi dersinden kahkahalar ile gülerek çıktık.

 

Sevgili Gülseren öğretmenimi sevgi ve saygıyla anıyorum...

 

Bir elma ve bir ağaç sayesinde tanıştığım Fizik, evrenin varoluş sürecini anlamam ve bu sürecin insan ile bağlantısını kurabilmem konusunda beni bugünlere getirdi. Şu anda da Newton fiziğinin yerini Kuantum fiziğine bırakışını, bir çocuk merakı ile izliyor ve bu dönüşüm sürecini, teknoloji sayesinde yakından takip edebiliyorum.

 

Fizik, bir doğa felsefesidir. Bütün evreni görmemizi sağlar.

 

Peki, bir felsefe olarak tanımladığımız ve evrenin varoluşunu ortaya koyan Fizik, şu an da geldiği noktada yani artık adını Kuantum olarak ifade ettiğimiz yapıda bizi, yani insanlığı, neler ile karşı karşıya getiriyor? Hangi konularda yaşam alanımızın içine girip ,bize potansiyel yeni alanlar açıyor?

 

Ben bu sorunun cevabını bir koçluk görüşmem de aldım. Bu sayede evrendeki yansımalarım ile tanıştım. An’da olmanın, merkezimde kalmamın ve yansımalarımı gözlemleyebilmemin sırrını keşfettim.

 

Sevgili koçum Ayşe Burcu Eren’e kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum...

 

Kuantum fiziği dünyasında, bir şeyi gözlemlemiş olmamız, aslında gerçekleşecek fiziksel süreçlerin hepsini etkiler. Işık dalgaları parçacık gibi, parçacıklar da dalga gibi hareket ederler. Madde, uzayda hareket etmeden bir noktadan başka bir noktaya taşınabilir. Bilgi ise uzak mesafeler arasında anında aktarılır. Aslında kuantum mekaniği bize tüm evrenin bir dizi olasılıktan oluştuğunu söyler.

 

Yani artık Shakespeare’in ;

 

“ Olmak ya da olmamak !" diyen Hamlet’i yerini ;

 

“ Olmak ve olmak ! " diyen bir Kuark’a bırakıyor. (kuark; fizikteki temel parçacıklardan biridir)

 

Kuarklar sayesinde yapay zekayı geliştiriyor, makinaların zekasını konuşuyoruz. Artık herhangi bir karar verirken bilgisayar kullanıyoruz, üstelik yeni kararlar alırken bile.

 

Bilgisayarlara tek bir doğru cevabı olmayan öznel, açık uçlu ve değer yüklü sorular soruyoruz.

 

“ Şirket kimi işe almalı? "

 

“ Hangi mahkum tekrar suç işlemeye yatkın? "

 

“ İnsanlara hangi haber ya da film tavsiye edilmeli? "

 

Son 10 yıl içersinde, kompleks algoritmalar büyük aşamalar katetti.

 

İnsan yüzlerini tanıyabiliyor,

 

El yazılarını çözebiliyor,

 

Kredi kartı dolandırıcılığını tespit edip spam postaları engelleyebiliyor ve diller arası çeviri yapabiliyor,

 

Tıbbi görüntülemelerde tümörleri teşhis edebiliyor,

 

Go ve Satrançta insanları yenebiliyorlar.

 

Koçluk görüşmemde farkettiğim en önemli nokta; aslında öz’ümde yani en küçük parçamda yani atomumda, şu an geliştirilmek adına milyonlarca dolar harcanan yapay zekanın şifresinin gizli olmasıydı. Bu nedenle de teknoloji ve makina zekasının, insani değerlerin önemini her geçen gün daha da artırdığına inanıyorum.

 

Kendi sorumluluklarımızı makinalara yaptıramayız. Tabi ki daha iyi kararlar almamız için bilgisayar kullanabiliriz, kullanmalıyız da. Ancak doğru karar vermek için, ahlaki sorumluluğu alıp algoritmaları bu çerçevede kullanmak zorundayız. İnsan olarak biribirimize karşı olan sorumluluklarımızı üstümüzden atıp dış kaynaktan temin etmenin bir yolu gibi görmemeliyiz.

 

Bu demektir ki; insani değerlere ve etiğe hiç olmadığı kadar sıkı sıkı sarılmamız gerekiyor.

 

 

“ Dünyaya nasıl göründüğümü bilmiyorum; ama ben kendimi, henüz keşfedilmemiş gerçeklerle dolu bir okyanusun kıyısında oynayan, düzgün bir çakıl taşı ya da güzel bir deniz kabuğu bulduğunda sevinen bir çocuk gibi görüyorum. "

 

ISAAC NEWTON




Sosyal Medyada Paylaş



Siz Hala Profesyonel Destek Almıyor musunuz?

Size Nasıl Yardımcı olabilirim?

" Değişimin sırrı, tüm enerjini eskiyle savaşmak yerine yeniyi yaratmak için odaklanmandır." -Socrates

Hadi bu sırrı birlikte keşfedelim...

İLETİŞİM

Hayallere doğru bir yolculuğa çıkmaya var mısınız?