Uzun bir süredir gençler ile çalışmalar yapıyor; onları dinliyor ve söylediklerine kulak veriyorum. Geleceği şekillendirecek fikirlerini, çoşkularını, heyecanlarını, yaratıcılıklarını ve potansiyellerini merak ediyorum. Neleri istediklerine, neleri hayal ettiklerine, nelerin onları harekete geçirdiğine, ve neleri kendi istekleri, neleri de ebeveynlerinin zorlamaları ile yaptıklarına odaklanıyorum.

Kısacası, Z kuşağı bir genç kız annesi olmanın avantajlarını da kullanarak, gençleri anlamaya çalışıyorum.

Bir kuşak araştırmacısı olan Evrim Kuran’ın konuşmalarını ve yazılarını ilgiyle takip ediyor ve öğrendiklerimi deneyimlemeye çalışıyorum. Son kitabı “ Z Bir Kuşağı Anlamak " da Evrim Kuran, yaşadığımız kuşaklar arası çatışmayı dile getiriyor ve diyor ki :

“ Yaşımız ilerledikçe ve deneyimimiz katlandıkça, inaçlarımız da katılaşabiliyor; etrafımızda bilgi ve deneyim tuğlalarından oluşan kalın duvarlar örebiliyoruz. Ve duvarların ardından yeniyi görmekte ve duymakta zorlanıyoruz. Bir şeyi bildiğimiz zaman o bilgiye sahip olmamanın nasıl bir şey olduğunu hayal etmekte zorlanıyoruz. Bilgimiz bizi lanetliyor. Ve diğerleriyle, yeni nesille kurduğumuz etkileşimde bu bariyerlere takılıyoruz. "

Yeni nesillere daha yaşanır bir dünya bırakmak ve daha sağlıklı büyümelerini güvence altına almak için, biraz ön yargılarımızdan kurtulup olanı olduğu gibi görebildiğimiz, “ olması gerekiyor " demek yerine “ olanı olduğu haliyle kabul ediyorum "diyebildiğimiz bir dünya diliyorum.

Başarı & Hedef odaklı olmak yerine Deneyim odaklı olmayı tercih ediyorum.

Linkedin’de gezinirken bir arkadaşımın paylaşımı çok hoşuma gitti; diyor ki :

“Annem bana “10 yılda bir yeni konular buluyorsun, on sene önce Ar-Ge, Ar-Ge diye dolaşıyordun. Şimdi inovasyona kafayı taktın" diyor. Aslında annem uğraşı alanımın karmaşık ve kolay anlaşılır olmadığını farkında. Bu karmaşanın içinde boğulmamı istemiyor sadece:) Ne desem ki, annelerimizin empatisine ve sitemlerine kulak vermemiz lazım."

Tüm bunların ardından geldiğimiz noktada anneler, babalar , gençler ve çocuklar olarak biraz gözlem yapmanın merak etmenin, araştırmanın ve paylaşmanın önemine dikkat çekmek istiyorum. 

Dünya Ekonomi Forumu 2025 yılında en çok ihtiyaç duyacağımız beceriler listesinde Analitik Düşünme ve İnovasyonu birinci sıraya çıkardı.

GE İnovasyon Barometresine göre, Türkiye’deki şirketlerin üst düzey yöneticilerinin %92’si inovasyonun stratejik önemde olduğunu söylüyor. Fakat bunu pratiğe aktarma konusunda birçoğumuz zorluk yaşıyoruz. Pek azımız inovasyon için gerekli kültürel dönüşümü sağlayabiliyoruz.

McKinsey & Company ise, 2017'de global pazarlarda güçlenen Türk firmaları için 4 gelişim noktası belirledi:

1) Performans odaklı kültür

2) Dijital dönüşüm

3) Tasarım odaklı düşünme

4) İnovasyon tutkusu

Farklılıklarımızı, farkındalıklarımızı, yeniyi, yeniliği, bilgiyi, bilgeliği, bağlarımızı ve bağlantılarımızı güçlendirdiğimiz bir 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı diliyorum. KUTLU OLSUN...