Bu aralar dilimde ve ruhumda beni uçuran, havalandıran bir şarkı var ;
Yanıp sönerken ne güzeldi
Ne güzeldi, ne güzeldi...
Kayıp giderken ne güzeldi
Ne güzeldi, ne güzeldi...
Aşk..
Senin kalbin boş mudur?
Çalsam evde kimse yok mudur?
Bu Mudur?
Çok sevdim bu şarkıyı. Aşk için yazılmış bir şarkı olsa da, ben bunu hayata uyarladım ve dedim ki ;
Hayat kayıp giderken ne güzeldir
Suya dalsam, zaman ile yakalamaç oynasam,
Boşlukları doldursam, doyasıya nefes alsam,
Şarkılar söylesem, çılgınca dans etsem,
Hayat..
Benim için yerin var mıdır?
Şarkılar içinde derin anlamlar barındırır. Hele ki sizi etkiliyor ve hoşunuza gidiyor ise, bilin ki o şarkının size bir mesajı vardır. Yaşadığımız her an aslında bize bir mesaj verir. İşin sırrı, o anları yakalayabilmek, farkedebilmek, duyabilmek, görebilmek, hissedebilmek ve içselleştirebilmekte.
Düşüncelerimiz sürekli değişiyor, zihnimiz sürekli konuşuyor ve yargılarımız yaşamlarımıza yön veriyor. An’da kalamıyoruz. Geçmiş ve gelecek sürekli beynimizi didikliyor.
Peki nasıl çıkacağız bu işin içinden?
O an’ın içinde yargısız kalarak,
Geçmişe dönmeden ve geleceğe kaçmadan, o anın parçası olarak,
Acı ile yüzyüze gelerek,
Düşünce ve gerçekleri biribirine karıştırmayarak,
Olmamış şeylerin kaygısını yaşamak yerine, yaratmak istediğimize odaklanarak,
Geçmişin tozlu sayfalarında gezinip keşkeleri sorgulamak yerine, acaba geçmişten ne öğrendim deyip şu an’ıma ne kattığını düşünerek,
Duyguları akla büründürüp tartışmak yerine, koşulsuz kabul ederek, her duyguyu yaşamaya kendimize izin vererek,
Yaşadıklarımız ve öğrendiklerimizden aldığımız dersi, bilfiil eyleme geçirerek,
Yargısız, An’da ve Farkındalıkla bugünün çocukları olabilmeliyiz. Asıl olan, yaşam yolculuğumuzdur. Doğruyu ve yanlışı içinde barındıran, başarısızlığı başarıya dönüştüren, olayları olması gerektiği gibi görmekten, olduğu gibi görmeye geçiş yapan, esnekliği ve kabulü içine alan yaşam yolculukları tasarlamalıyız. Tasarlamaya niyet etmeliyiz.
Büyüdükçe yargılıyor ve yargıladıkça kirleniyoruz. Yargısız bakabilmenin mucizevi sırrı, çocuk kalabilmekte. Bilgi ile tekrar ve tekrar çocuklaşabilmeyi öğrenebilirsek, Bilge’den Bilgelik’e geçiş yolunun anahtarını da bulabileceğimiz düşünüyorum.
Bu aralar keyifle seyrettiğim biz dizi var, ismi “Mucize Doktor". Ali Vefa diyor ki ;
“ İnsanlar değişebilir. Kimse sevmediği biri gibi olmak zorunda değil. Denerse, olmak istediği gibi biri olabilir. Değişebilir. Ama yalnız olmuyor. Yalnızlık, insana mahsus bir şey değil, yardım gerek. Onlara bir şans verin, kendinize bir şans verin. Daha iyi bir insan olabilirsiniz. Çünkü hayatta yapılamayacak hiç bir şey yok. Çok iyi biliyorum. Ne kadar iyi bildiğimi tahmin bile edemezsiniz. Çok zor, ama değiyor."
Başkaları ile kurduğumuz bağ kadar yaşamımız geniştir. Haydi o zaman, yaşamımızı genişletme zamanı.
Kendinize bir şans verin...