“ Ve insanlar evde kaldılar,
kitap okudular ve dinlediler.
dinlendiler, egzersiz yaptılar,
sanat yaptılar, oyun oynadılar
ve yeni varoluş yollarını öğrendiler,
durdular
daha derinden dinlediler,
biri meditasyon yaptı,
biri dua etti,
biri dans etti,
diğeri kendi gölgesini keşfetti
insanların düşünceleri değişti,
iyileştiler.
cahilce, tehlikeli, anlamsız ve vicdansızca yaşayan insanların yokluğunda,
dünya iyileşmeye başladı.
ve tehlike sona erdiğinde insanlar ölüleri için ağladılar
ve yeni kararlar aldılar,
yeni bir dünya hayal ettiler,
yeni yaşam biçimleri yarattılar,
Dünyayı tamamen iyileştirdiler,
Tıpkı kendilerini iyileştirdikleri gibi."
Bu şiir ile ilk defa pandemi sürecinin tüm dünyada kendini derinden hissettirdiği günlerde tanışmıştım. Hislerime tercüman olmuş; içimden geçip de dile getiremediklerimi bana, bir armağan gibi sunmuştu. “Pandemi Zamanında" isimli şiir, Mart 2020’de Amerikalı emekli bir öğretmen olan Catherine M. O’Meara tarafından yazılmıştı.
Catherine M.O’Meara, Oprah Magazine adlı yayına verdiği demeçte, pandeminin yol açtığı koşulların getirdiği hüzünden, yaşananlar karşısında yapabileceği bir şeyin bulunmadığını hissetmesinden ve yardım edemediği arkadaşları hakkında endişe duymasından etkilenerek bu şiiri kaleme aldığını belirtmişti.
Notlarımı karıştırırken tekrar karşıma çıkınca, bu sefer farklı bir gözle okudum şiiri. Aradan geçen 1,5 yılın bende bıraktığı izleri özümseyerek, insanlığın içinden geçtiği sürece tanıklık ederek ve şu ana kadar yaşadıklarımızın ve bundan sonra da yaşayacaklarımızın dünyanın tamamen iyileşmesine hizmet ettiğini farkederek...
Evet farkındayım. Yaşıyorum, deneyimliyorum, öğreniyorum; aslında tüm insanlık olarak yaşıyor, deneyimliyor ve öğreniyoruz.
Pandemi tüm insanlığı hasta ediyor; dünyanın her yerinden orman yangınları haberleri geliyor; sel felaketleri tüm dünyayı kasıp kavuruyor ve bir ülke, tüm dünyanın gözleri önünde parçalanıyor, ülkedeki kadınlar geleceklerine dair büyük endişe içersinde, avaz avaz bağırıyor.
Bir soru soruyorum kendime?
“Bu süreci daha az canımız yanarak, daha az içimiz acıyarak, daha az acı çekerek nasıl deneyimler ve iyileşme yolunda büyük bir adım atabiliriz?"
Cevabı içimdeki kız çocuğu, eş, anne ve dişil kimliğim veriyor:
Yüzyıllar boyunca varoluşunu anlamaya, keşfetmeye çalışan insanoğlu BEN’iyle tanıştıktan sonra, tamamlayan ve bütünleyen yanını bir yana bırakarak BEN’ninin peşinden koşmaya başlamıştır. Fiziksel güç üstünlüğüne sahip olan erkek (eril), gücünün elinden gidebileceğini hissettiği an ortaya çıkan BEN’nini tanrısallaştırarak, eşim dediği kadınını (dişisini) alçaltmış, küçültmüş ve kölesi haline getirmiştir.
Ve o zaman KADIN köklerinden yeniden doğmuştur.
Kadın Havva’dır.
Kadın Venüs’dür.
Kadın Kibele’dir.
Kadın Afrodit’tir.
Kadın Hera’dır.
Kadın Tanrıça’dır.
Kadın Kraliçe’dir.
Kadın ANNE’dir.
Kadın yaratandır; kadın yaşatandır; kadın besleyendir; kadın dönüşendir; kadın yenilenendir; kadın bolluktur; kadın berekettir; kadın şifadır.