İnsanoğlunun evreni anlama ve keşfetme yolunda çığır açmasını sağlayan yegane 2 olay nedir diye sorsam, hepimizin aklına gelebilecek isimlerden birisinin Newton, diğerinin de Arşimet olacağını düşünüyorum. Newton, bir elma ağacının altında dinlenirken, düşen bir elma sayesinde yerçekimini bulmuş, Arşimet ise keyifle banyosunu yaparken bir anda “ Evreka " diyerek çırılçıplak banyodan çıkmış ve kaldırma kuvvetini bulduğunu söylemiştir.
İşte benim de BYKAMA ile tanışma sürecim çoook uzaklardan gelen bir telefon ile oldu. Bir anda hayatıma, Orta Asya’nın, Japonya’nın ve Tibet’in kadim bilgilerini getiren 2 muhteşem insan girdi ve Ben’den Biz’e giden yolculuğumda yol arkadaşım oldular. “ Hayat, sen başka planlar yaparken başına gelenlerdir “ sözü yaşam yolculuğumun anlamlı bir mottosu haline geldi.
Yaşamın her daim tüm insanlığa bir umut ve fırsat sunduğuna inanırım. Yaşadığımız her olay, karşımıza çıkan her kişi tesadüfi değildir. Tıpkı hayatıma bir anda giren sevgili hocalarım Kabuljan Murzaev ve Mahram Satymbaeva gibi...
Kabuljan Murzaev, yaşamının en büyük şanslarından birinin eşi olduğunu SAKURA Yeniden Doğuyorum kitabında ;
“ En büyük şanslarımdan birisi de eşimdir. Bu ince ruhlu, akıllı ve güzel kadın, sakura çiçeği gibi, bana sadece eş olmadı ; çocuklarımın annesi, hayatımın kurtarıcılarından biri oldu, yaşamımda hem danışman hem usta bir yönlendirici oldu, iyi ve kötü günlerimde her zaman yanımdaydı ve Türkiye’de ikinci kez doğmamı sağlayan en değerli hazinemdi. "
şeklinde dile getirir.
Bir zamanlar bir köyde sevilen ve tanınan bir bilge yaşarmış. Yıllar geçmiş ve ölüm döşeğinde yatan bu bilgeye öğrencileri sormuşlar: “ Çok değerli bir bilgesiniz. Fakat yalnızsınız, neden evlenmediniz? "
Bilge, “ Yıllar boyu her yerde kendime layık ideal kadını aradım durdum, fakat bulamadım " demiş.
Öğrencileri “ Ee, o zaman neden evlenmediniz? " diye sormuşlar.
Bilge, “ O kadın da kendisine ideal bir erkek arıyormuş " diye cevap vermis.
Elmanın iki yarısı birleştiğinde nasıl bir bütünü oluşturuyorsa, kendi doğaları ile barışık bir kadın ve bir erkek yan yana el ele birleştiğinde de muhteşem bir bütünlük oluşturur. İstisnasız her kadın ve her erkek bunun özlemiyle yanar tutuşur.
Bu özlem ile çabalar iken ne çok hata yaparız. İdeal erkeği ya da ideal kadını arar dururuz. Kendimizi bile tanımaz iken ideal kadını ya da erkeği değil bulmak, tanımayı bile beceremeyiz. Ama aşık oluruz, ayaklarımız yerden kesilir, gözümüz hiç bir şeyi görmez olur ve deriz ki ; “ İşte bu, aradığım erkeği/kadını buldum. Benim ruh eşim, o benim her şeyim ". Sonra bir anda, bir şey olur ve havadaki o sihir, mucizevi ışık yok olur. Gözlerimiz daha farklı görmeye, kalbimiz daha sakin atmaya başlar.
Aşkı vazgeçilmez yapan; derinlerde saklı olan sevecen yanımızı ortaya koyan emsalsiz bir içtenliği, geçici süre ortaya çıkarmasıdır. Hayal edilen ile gerçek farkedilene kadar arasındaki geçen zamanı sanki bir masal alemindeymiş gibi yaşatmasıdır.
Aşk, bizlerin başını döndürür. Sevgi ise dünyayı döndürür. Yaşama anlam katan ve bütünlük sağlayan sevgidir.
Bir elmanın iki yarısı olmayı bana gösteren sevgili Kabuljan Murzaev ve Mahram Satymbaeva’nın dilinden dökülen mısralar ile bu yazımı sevgili eşim Osman Murat Tanrıverdi’ye ithaf ediyorum...
Benim arkamdan yürüme.
Belki sana yol gösteremem.
Benim önümden yürüme.
Belki ben seni takip edemem.
Yanımda yürü ki biz bir bütün olalım...