Kendimi bildim bileli Türk Sanat Müziği dinlemeyi çok severim. Evimizde her daim çalar ve söylenirdi. Babamın sesinin güzelliği aile arasında dillere destandı. Üniversite yıllarında gönül verdiği Türk Sanat Musikisi serüveni, çocukluk yıllarımda dinlediğim en keyifli hikayelerden biri olmuştur.
O dönem için radyoya girip kariyerini müzikle devam etme imkanı varken babam, seçimini okuduğu bölümden yana kullanarak mühendis olmayı tercih etmiş; bunun yanında üniversitede sıra arkadaşı olan Vefik amca ise seçimini müzikten yana kullanmıştı. Biri mühendis biri müzisyen olan iki dostun ömür boyu süren birlikteliğine tanıklık edip hazzını yaşamak da bizler gibi şanslı çocuklarına nasip olmuştu.
Ruhun şad olsun sevgili Vefik amcam, sizlerin sayesinde ben iyi bir Türk Müziği dinleyicisi olurken, kardeşim de gönlünü müziğe adayan bir mühendis olmayı başarmıştır. Mesleki kariyerinde mühendisliği seçen babam ise, emekli olduktan sonra yaşamını, gönül verdiği müziğe adamıştır. Yaklaşık 10 sene önce kurulan Çağdaş Yorumcular Türk Müziği korosunun hem kurucusu hem de koristlerinden biridir.
Bu hafta sonu Babalar Günü ve babama bu seneki hediyem, gönlünü şiire, müziğe, yaşama ve sevgiye vermiş şair kadınlarımızdan Hüceste Aksavrın Hanım’ın yaşam hikayesi, şiirleri ve şarkıları...
Hüceste Hanım iyi bir aileden yetişmiş edebiyata çok meraklı biridir. Zaman içinde tüberkloz hastalığına yakalanır, uzun süre Heybeliada’da tedavi görür. Orada görev yapan Dr.Ömer Münif kendisine aşık olur. Karşılıklı bu sevgi evlilik ile sonuçlanır. Mehmet isimli çocukları olur. Aile, oğullarının iyi yetişmesi ve okuması için onu Avrupa’ya gönderir. Fakat maalesef aile, bu gidişin kendilerine nasıl bir üzüntü vereceğini bilemez. Oğulları okulu bitirir, İsviçre’ye yerleşir. Ama anne ve babasını bir daha ne arar ne sorar. Hüceste Hanım üzüntü ve acı içinde geçen yıllar içinde oğluna;
“Zeytin gözlüm sana meylim nedendir, bu sevmenin kabahati kimdedir, gül olmuşsun dikenlerin bendedir."
şiirini yazar.
Şiir Selaattin İçli tarafından bestelenir ve benim en sevdiğim Türk Müziği eserlerinden biri olur.
Zeytin gözlüm sana meylim nedendir,
Bu sevmenin kabahati kimdedir,
Gül olmuşsun dikenlerin bendedir.
Zeytin gözlüm uzaklarda işin ne,
Şarkıları düşürürüm peşine.
Zeytin gözlüm özlem ektim yollara,
Rast gelirsen halimi sor onlara.
Gül kurusu akşamlar senden yana,
Zeytin gözlüm uzaklarda işin ne,
Şarkıları düşürürüm peşine.
Doktor eşini kaybeden Hüceste Hanım, çok yalnız kalır ve ölünceye kadar hayatını bakım evinde geçirir. Ölmeden önce bakım evinde bulunanlara bıraktığı vasiyet mektubunu, oğlu cenazesine gelirse ona verilmesini ister.
Duygularını ve ruhunun derinlerinde yaşadığı hüznü şiirin mısralarında dile getirir;
Bir sabah bakacaksın ki bir tanem ben yokum.
Dünyayı sana bırakıyorum.
Söz aldım saatlerden bir tanem sana koşacaklar.
Söz aldım gecelerden seni uyutacaklar.
Şarkılardan söz aldım hatırlatacaklar.
Gözlerimdeki son yağmurlar pencerende beni anlatacaklar sana bir bir...
İleride belki bir gün buğday misali düştüğüm yerde,
Belki bir dikenin dibindeyimdir çaresiz,
Kimbilir nerelerde...
Bir sabah bakacaksın ki bir tanem ben yokum.
Dünyayı sana bırakıyorum.
Evlada yazılan bu şiir, sonrasında Selaattin İçli tarafından bestelenir. Genç yaşta oğlunu kaybeden besteci, öldükten sonra bu eserini ses sanatçısı İnci Çayırlı’nın mezarının başında okumasını vasiyet eder.
Babalar günü...Baba olmak duygusunu her yerde görsel ve işitsel olarak insanlara hissettirilmeye ve yaşatılmaya çalışıldığı, ailelerin kendi özelinde yaşadıkları, tarihte ise 6 çocuklu ve eşini kaybetmiş bir babanın evlatlarını tek başına büyütmesi sonrası kızının babasının doğum gününü, babalar günü olarak ilan edilmesi için çalışmalar yapması olarak bilinen, ama özünde baba ile evladın kendi özelinde paylaştıkları mucizenin günüdür, yıldönümüdür.
Her babanın kendi mucizesine ilham verdiği bir dünya da mutlulukla kutlanan bir babalar günü diliyorum.