Bazı şarkılar vardır; içinizi ısıtır, kalbinize dokunur, sizi içine alır, ezgisi ile sarıp sarmalar. Hele ki bu şarkı kendi evinizde ve hiç ummadığınız bir anda kızınızın sesinden kulağınıza geliyorsa, durum daha da tadından yenmez bir hal alır.
O an sadece durup gözlerimi kapadığımı ve kendimi müziğin büyüsüne bıraktığımı hatırlıyorum.
Pandemi süreci hepimizin hayatında pek çok şeyi değiştirdi. Hiç yapmayı düşünmediğimiz aklımıza dahi gelmeyen şeyleri bugün kolaylıkla ve keyifle yapar hale geldik. Bir çok şeyi deneyimledik, öğrendik ve yaşamımızın içine aldık.
Yaşamımın anlamını yeniden sorgulamama ve zihinsel kalıplarımı görmeme vesile olan bu sürecin bende bıraktığı en değerli izlerden biri de, kızımla yeniden tanışmama fırsat sağlamış olmasıdır. Değişmesi gerekenin kızımın değil, benim olduğumu fark ettiren paha biçilmez bir armağan sunmuştur bana.
Bu süreçte Zeynep ilk defa, yaptığı bir resmi paylaştı benimle; resmiyle ilgili düşüncelerini anlattı. İngilizce dersinde, elinin kağıdının üzerinde kayarak onu Alice’ın Harikalar Diyarı’na götürdüğünü, aslında Alice’in kedisini çizmek isterken kedinin gülüşünden çok etkilenerek bu etkinin kağıda farklı şekilde aktığını dile getirdi.
Picasso der ki :
“ Her çocuk bir sanatçıdır, sorun büyüdüğümüzde nasıl sanatçı kalabileceğimizdir."
Çocuklara sanatçı olarak kalabilecekleri alanı açtığımızda, hiç ummadığımız bir an’da karşımıza çıkan mucizelerin bizi şaşırtmaması gerektiğini düşünüyorum.
Her şey üstünde etki yaratabiliriz. Günün sonunda bunu iyice düşünürsek, istediğimizi elde etmek için etrafımızdaki her şeyi değiştirebileceğimizi farkedebiliriz. Yani her şey bize bağlı...
O zaman ;
Geleceğin bireyleri olan çocuklarımızın, yaşadığımız bu süreçten en fazla neyi deneyimlemelerine ihtiyacı var?
Peki ;
Biz buna ne kadar izin veriyoruz?