İçimizdeki Çocuklar Bizi Çağırıyor...

İçimizdeki Çocuklar Bizi Çağırıyor...

Kendime şaşırdığım anlar benim için çok değerlidir. Çünkü arkasındaki mesajını merak ederim. Kendimi tanımaya, keşfetmeye ve yaşam amacımı bulma yolunda ilerlemeye karar verdiğim süreci destekleyen ve kalbimdeki kapıları açmamı sağlayan anahtarları bana getirirler.

 

Pandemi günlerinden bir günün akşamında telefonuma bir mesaj geldi. Gelen mesaj bana çooooook uzaklardan geliyordu. Taa ilkokul günlerimden. Bir ilkokul arkadaşım, tüm sınıfı biraraya getirmeye yönelik bir grup kurmuş ve beni de bu gruba davet ediyordu. Anında gruba girdim ve bir zamanlar ilkokul sıralarında olduğumuz anları anımsayarak grup içinde yazışmaya başladım.

 

Grup akmaya, anılar canlanmaya, fotoğraflar paylaşılmaya başladı. İçimdeki çocuğun havalara uçtuğunu hissedebiliyordum. İlk defa okula gittiğim sınıfın kapısından girdiğim günü hatırladım. Biraz korkmuştum ama hemen korkunun yerini merak duygusuna bıraktığını da çok iyi anımsıyorum. Ertesi gün okula tek başıma ve gayet isteyerek gitmiştim.

 

Bir sınıf fotoğrafımız vardı. İşte beni şaşırtan bu fotoğrafın grup içinde paylaşımı oldu. Fotoğrafa baktığım an ilkokul günlerim bir film şeridi gibi gözümün önünden akmaya başladı. Grup içinde kim kimdir soruları akıp giderken, benim için ilginç olan, fotoğraftaki tüm arkadaşlarımı isim ve soyadları birebir hatırlıyor olmamdı. Hiç eksiksiz birebir tam olarak...

 

Hafızamın buradaki müthiş desteği, benim için çok önemli bir mesajdı. O anda gözümün önünde bir ışık yandı ve içimdeki küçük Zuhal benimle konuşmaya başladı. O zamanlar bana neler yaptığımdan, neyin beni mutlu ettiğinden bahsetti.

 

Dedi ki ;

 

“ İp atlamayı, yakartop, istop, ve saklambaç oynamayı ne kadar çok severdik. Hatta okul zili çaldığında ip atlamayı bırakamaz teneffüsü son saniyesine kadar değerlendirir, sınıfa en son giren biz olurduk.

 

Okul bahçesinde kız arkadaşlarımız ile gittiğimiz bir yerimiz vardı. Büyünce ne olmak istediğimizi konuşur ve her birimiz çok net, ilkokul öğretmeni olmak istediğimizi söylerdik.

 

Her sene yerli malı haftasını kutlardık. Arkadaşlarımızla birlikte, evden getirdiğimiz yemekleri yemek ne kadar keyifli olurdu.

 

23 Nisan’ların tadı ise çoook bir başkaydı. Halen ilkokul da yaşadığım 23 Nisan’ları, 19 Mayıs’ları, Cumhuriyet Bayramlarını unutamıyorum ve yaşadığım duyguları kızımla paylaşıyorum.

 

Sınıflarımız sıra düzeninde değildi. Küme şeklinde oturur ve bu kümeleri her ay değiştirirdik. Her ay farklı arkadaşlarımız ile birlikte olur, projeler hazırlar, sunumlar yapardık. Hatta bu küme sıralarımızın üzerine örttüğümüz örtülerimiz bile vardı. Haftasonu eve, annemize yıkamaya götürürdük. "

 

Neden bunları bu kadar canlı hatırladığımı düşünüyorum ve kalbimden gelen sesi dinliyorum ; “ Okul benim ikinci evim gibiydi. Arkadaşlarım vardı, en çok sevdiğim şeyi yapıyor, oyun oynuyor, eğleniyor ve keyifli vakit geçiriyordum. Tabi bu arada acayip güzel şeyler de öğreniyordum. Bizim dönemizde okuma heceleyerek öğretiliyordu. Fişlerimiz vardı. Tek tek keser, birleştirirdik. Hece kitabım vardı, dışı kırmızı kapaklıydı 😊.

 

Çocukluğumu özlüyorum  bazen. En çok da ip atlamayı. Bedenimin o kadar yükseğe nasıl zıplayabildiğine inanamıyorum.

 

Aslında biz halen aynıyız. Fiziksel olarak büyüyoruz sadece. İçimizdeki çocuk aynı yerinde duruyor. Kalbimizde, ruhumuzda, özümüzde...

 

Kızıl saçlı, çilli, hafif biraz tombik ve şirin Zuhal’in sesini duyuyorum. Diyor ki ;

 

“ Hadi gel oyun oynayalımmmm, ben seninle oyun oynamayı çoooooook özledim."

 

Haydi ilkokul arkadaşlarım, içimizdeki çocuklar bizi çağırıyor.

 

Var mısınız top oynamaya, ip atlamaya, saklambaç oynamaya?...




Sosyal Medyada Paylaş



Siz Hala Profesyonel Destek Almıyor musunuz?

Size Nasıl Yardımcı olabilirim?

" Değişimin sırrı, tüm enerjini eskiyle savaşmak yerine yeniyi yaratmak için odaklanmandır." -Socrates

Hadi bu sırrı birlikte keşfedelim...

İLETİŞİM

Hayallere doğru bir yolculuğa çıkmaya var mısınız?